Su Veren İtfaiyenin Hortumunu…
- corvinaecorvus
- 2 Oca 2023
- 2 dakikada okunur
Karga
27 Aralık 2022

Askerden döneli bir ayı geçti ancak ben ancak kıçımı kaldırıp bu konuya değinebildim. Daha öncesinde de pek çok kez bu konu kafamı kurcalamış olmasına karşın askerde iken yaşadığım birkaç olay beni ziyadesiyle öfkelendirdi ve ben de günü sonunda yazmaya karar verdim ancak konunun daha iyi anlaşılması adına olayları anlatarak konuyu bağlamak istiyorum.
Bileceğiniz üzere askerde iken her hafta bir kez çarşı iznine çıkıyoruz. Her ne kadar devrelerim daha civcivli olduğundan İzmit’e gitmeyi uygun görseler de ben daha çok kafa dinleme amacında olduğum için çarşı iznimde genellikle Gölcük’te dolaşırdım. Gölcük güzel olduğundan değil ha, tamamen şans eseri kurulmuş bir şehirden farksız. Henüz yayınlamamış olduğum diğer yazılarımda Gölcük ile alakalı yorumlarımı çok yoğun bir şekilde belirttiğim için tekrar düşmek istemiyorum. Neyse susadığım için en yakın büfeden su alayım dedim. Donanmanın içerisinde nakit para geçmiyor, her ne alırsanız alın kredi kartı ile ödüyorsunuz durum böyle olunca da benim yanımda nakit bulundurmamın pek bir anlamı olmuyor elbette. Kartımı çıkarttım adam dedi ki ‘’3 lira altına kart geçmiyoruz’’ dedim ki niye, verdiği cevap manidar;
‘’patron kızıyor üç lira için vergi mi verelim diye.’’
Vereceksin köpek nereye vermiyorsun? Neyse ulan canım çiğköfte çekti buralarda övdükleri bir çiğköfteci vardı gideyim dedim. 19 lira tuttu, kartı çıkarttım ve yeni bir adet peyda oldu;
‘’30 lira altına kart geçmiyoruz’’ dedim ki niye, vergi vermemek için mi?
‘’Yok, vergi vermemek için değil de çok vergi vermemek için.’’
Çiğköfteyi bıraktım çıktım dükkandan, arkamdan bağırdı ‘’abi sonra ödersin’’
‘’Askerim ben, senin vergi vermekten kaçındığın devlete hizmet veriyorum’’ dedim ve devam ettim.
Neyse başka bir çarşı gününde de İnternet kafeye gittim, 19 lira tuttu ücret. Kartımı çıkartıp ödedim ama artık başıma benzeri şeyler geldiği için fişi rica etim 20 lira alınmış. Nedenini sordum ‘’ben bankaya komisyon ödüyorum da ondan…’’ Dedim ‘’peki bu komisyonu neden bana ödetiyorsun, hukuken böyle bir şeye hakkın var mı?’’ dedi ki var.
‘’Umarım tüketici haklarının bundan haberi vardır’’ diyerek çıktım kafeden, elimde ses kaydı vs. olsa orada arayacaktım gerekli yerleri.
Bilmiyorum anlatabiliyor muyum derdimi… Sıkıntı benden fazladan alınan 1 lira değil —ki bu da bir sorundur— nitekim insanların bu kadar küçük hesaplara düşmesi. O 1 lira ile ne ben batarım ne o dükkan çıkar ancak o herif haram yediği ile kalır.
İşin daha da kötüsü bu olaylar fazlasıyla dindar ‘’görünen’’ bir şehirde yaşanıyor. Bizim millet domuz eti hariç her türlü haramı afiyetle yiyor maşallah. Çünkü söz konusu para olduğu zaman bizim millette hak, hukuk, adalet, din, iman, ar, namus, haysiyet ve bilumum vasıfları aramayacaksınız. Bu konudaki fikrimin fazlasıyla arkasındayım çünkü bu kesim, çalıştırdığı ustanın sigortasını asgariden yatırıp kar etmeye çalışan, elemanının emeklilik parasından çalan kesim. Yav madem öyle kabul etmesin. Mecbur, yoksa işsiz kalacak.
Bundan yirmi küsur yıl öncesinde babam işçilere, işten ayrıldıkları zaman hukuki hakları olan tazminatlarını verince diğer iş sahipleri babama cephe almışlardı neden veriyormuş diye. Ha bu arada işçi de az bok yiyen değil, hepsi birbirinin kuyusunu kazma derdinde o yüzden onlar da hak ediyor.
Komünist ilan edilmeden yazıyı bitirmek üzere bir kere daha tekrar edeyim, bir esnaf çocuğu olarak diyorum ki batsın kodumun küçük esnafları, su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim.

Comments